Page 10 - eko-turizm eylem planı
P. 10
4. EKO-TURİZM POTANSİYELİ DEĞERLENDİRMESİ
4.1. TÜRKİYE'NİN EKO-TURİZM POTANSİYELİ VE BULUNDUĞU NOKTA:
Ülkemizin zengin coğrafyası ve doğal potansiyeli, doğa turizmi türleri açısından büyük bir
şanstır, ancak bilinçsiz faaliyetler sonucunda, hızla çevre değerlerinin bozulması da
kaçınılmaz olacaktır. Bu potansiyel tehlikeyi acilen görüp, doğa içinde yapılan tüm turizm
türlerinde "çevreyle barışık" tarz ve yöntemlerin benimsenmesi sağlanmalıdır. Eko-turizm
kavramı Türkiye'de yeni tanınan bir kavramdır ve maalesef, resmi kurumlar bu turizm
türünün sürdürülebilmesi için, gerekli düzenlemeleri tamamlamış değillerdir. Bu konuda ilgili
bakanlıkların ( Turizm, Orman, Çevre, Kültür ) acilen koordineli bir çalışmayla, ortak ve kesin
kurallar ( ve gerekli yerde cezalar ) saptamaları, dağ ve doğa rehberliği için sertifikasyon
programları geliştirip uygulamaya koymaları, eko-turizm bölgeleri ve rotaları saptanması, en
öncelikli önlemlerdir. Bunlarla paralel olarak ve daha uzun bir süreç boyunca da, hem turizm
profesyonellerinin, hem de bölge halklarının, eko-turizm konusunda bilinçlendirilmeleri ve
eğitilmeleri gelmelidir.
Eko-turizmde her dönemde yeni trendler ortaya çıkabilmektedir. UNEP’in araştırmasına göre,
eko-turizm bugün turizm endüstrisinin en hızlı büyüyen segmentlerinden biri olarak kabul
edilmektedir. UNWTO’nun uzun dönemli tahminlerine göre eko-turizm hem turist sayısında
hem de toplamdaki payı itibarı ile yüksek bir hızla yükselmeye devam edecektir. UNWTO’nun
1997 yılında yaptığı bir araştırma eko-turizmin bir formu olarak kabul edilen doğa
seyahatlerinin bütün uluslararası turizm harcamalarının içinde % 7 civarında bir ağırlığa sahip
olduğunu gösteriyordu. Dünya Kaynakları Enstitüsü’ne göre 1990’lı yıllarda turizmin genel
büyüme hızı yıllık ortalama % 4 iken bu hız doğa seyahatleri segmentinde % 10 ile 30
arasında idi. UNWTO, eko-turizmde yapılan seyahat harcamalarının dünya ortalamalarının 5
katı kadar fazla hızla arttığını belirtmektedir. Bu artış hızı yıllık % 20’ye tekabül etmektedir.
Doğa temelli turizme yönelen talebi etkileyen bir unsur da dünya çapında giderek artan çevre
bilincidir. Doğa belgeselleri ve yayınları birçok destinasyonu eskisinden çok daha fazla tanınır
kılmıştır(Yücel, 2002).
Kitlesel turizm hareketine katılan tüketicilerin, bu hareketlilik içerisinde tekrarlı olarak
bulundukları ve son yıllarda klasik turizm ürününden turizmin alternatif ürünlerine doğru
yöneldikleri görülmektedir. Alternatif turizm hareketliliğinde yaşanan hızlı bir talep artışı ve
buna paralel olarak da alternatif turizm arzının da büyüdüğü ve çeşitlendiği gözle görülebilir
bir gerçektir. Turizm pazarında yeni ortaya çıkan destinasyonlardaki alternatif turizm
çeşitlerinin ön planda olması ve eski destinasyonlarda da görülen ürün çeşitlendirme
aktiviteleri alternatif turizmin gelecekte talep yoğunluğunun yüksek olacağını
göstermektedir.
Turizm sektöründe ürün çeşitlendirme kavramı ne şekilde adlandırılırsa adlandırılsın gerçek
olan şudur ki; turizm hareketliliğine katılan turistlerin tüketim davranışlarının yavaş yavaş
değiştiği görülmekte ve bu bağlamda yapılacak yeni yatırımların yönünün de alternatif türler
yönünde şekilleneceği ortaya çıkmaktadır. Potansiyel eko-turizm değerleri kapsamında
yapılabilecek başlıca eko-turizm etkinlikleri Tablo 2’de sıralanmıştır.
9